|
|
 |
Anayasa Mahkemesi, türbana serbestlik getiren Anayasa değişikliğini 'Laikliğe aykırı, değiştirilmesi teklif dahi edilemez' diyerek iptal etti
Sınav stresini nefesle yenin
YÜZBİNLERCE öğrenci ve aileleri için sınav maratonu bu hafta sonu başlıyor. Pazar günü ilköğretim 8. sınıfta okuyan öğrencilerin gireceği Ortaöğretim Kurumları Seçme Sınavı yapılacak. Sınava katılacak 912 bin 612 öğrenci Fen, Anadolu ve Sosyal Bilimler liseleriyle Polis Koleji ve özel okullara girmek için yarışacak. Bir hafta sonra 15 Haziran'da da bir milyonu aşkın üniversite adayı ÖSS'de ter dökecek.
ANNE VE BABANIN ROLÜ...
SAMSUN Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nden rehberlik profesörü Kurtman Ersanlı, milyonlarca gencin geleceğine yön verecek bu kritik virajın, en sağlıklı şekilde dönülmesi için şu tavsiyelerde bulundu:
Başarısız olacağım korkusu stres yapar. İşe bu stresi yenerek başlayın.
Sınavda oluşacak stresi yenmenin en iyi yolu doğru nefes almaktır. Bunun için;
Ciğerlerinizi tamamen oksijenle doldurup, geri verin! Bunu sık sık tekrarlayın!
Burundan alınan nefesi, ağızdan verin. Nefes alıp verirken diyaframı kullanın.
Olumsuz düşünceleri beyninizden atın! Evinizde test çözer gibi rahat olun!
Sınava gireceğiniz yeri, gidip görerek sınav öncesi strese girmeyin.
Anne ve babalar; çocuğunuza sınavla ilgili soru sormayın, yorum yapmayın! (Kazanmasan bile bizim için değerlisin) mesajı vererek, öğrenciye güven aşılayın. Yaptığınız harcamayı gerekçe göstererek, çocuk üzerinde baskı kurmayın!
HAVA DURUMU
|
|
İstanbul |
30/24 |
|
İzmir |
31/27 |
|
Ankara |
24/21 |
|
Konya |
28/22 |
|
Adana |
32/28 |
|
Antalya |
33/28 |
|
Erzurum |
18/14 |
Kapalı yerlerde sigara yasağı başladı ya..
Her 'negatif' bakış açılı arkadaş, biraz da temenniyle karışık 'Canım bizde hangi yasağa uyulmuş ki buna uyulsun' derken...
Ona şunu söyleyeyim.
Biz, sigarasız bir hayat özlemi içinde yaşayanlar, iyimserliğimizi hiç kaybetmedik.
Hala da kaybetmiş değiliz.
Bu yasa, gitgide daha da etkili şekilde uygulanacak.
Ve ister inanın ister inanmayın, evinden dışarıda ve kapalı mekanlarda çalışan ya da çok vakit geçiren tiryakiler kaçınılmaz şekilde sigarayı azaltacak.
Ne var ki, kar peşinde koşan işletmeler ve birtakım ısrarcı vatandaşlar mümkün olduğunca
bu yasaklara direniyor.
Bunu da normal karşılamalı.
Gidin Akmerkez'e... Beymen'in yanında Sinbin diye bir kafe-restoran var. İçerisi duman içinde. Göz gözü görmüyor.. En alt kattaki Home Store da öyle. Ya da Kanyon Kitchenette ve Num Num. Ya da İstinye Park Mezzaluna...
Hepsinde sigara içenler maşallah püfür püfür..
Efendim, bu yerlerin hepsi 'havalandırma tertibatları' alışveriş merkezinkinden bağımsız olduğu için dışarıdaki restoranlar gibi Temmuz 2009'a kadar izinliymiş.
Anlaşılan o ki, Valilikten gelen tebligatta bir ayrıntı var. Buna göre, bağımsız havalandırması bulunan kafe ya da restoran, yasaktan kurtuluyor.
Hal böyle olunca da kendine 'bağımsız' havalandırma yaptıran herkes koşup belediyeden kağıt alıyor; 'E ama, nedir bu sigara?' diyenin burnuna o kağıdı dayıyorlar.
Bu sözünü ettiğimiz yerlerin neredeyse hiçbiri tam kapalı değil... Kapılar ağzına kadar açık, içerideki duman olduğu gibi alışveriş merkezinin içinde... Geçen aya kadar yasağın, alışveriş merkezi içindeki restoranlarla, yasak kapsamında olmayan dışarıdaki restoranlar arasında haksız rekabete neden olduğu konuşuluyordu. Şimdi, aynı alışveriş merkezi içinde biri 'bağımlı' biri 'bağımsız' kavalandırmalı iki restoran arasında bile haksız rekabet olduğu anlaşılıyor!
Bu işin bir tek çözümü var.
Yasanın mimarlarının da ısrarla bu aralar dile getirdiği gibi, restoran ve kafelere 2009 Temmuz'una kadar verilen sürenin azaltılması, tarihin süratle öne çekilmesi...
Yoksa ilk düşen kale, yasağı en sıkı uygulayan alışveriş merkezleri olacak. Zira, yasağa tabi olan restoran sahipleri, havalandırmalarını ayırma işlemlerine başladılar bile...
Yasada bir boşluk bulmaya görelim; onu delmede üstümüze yok...
Fransız Ruh hekimlerinin, Cumhurbaşkanları Sarkozy için 'Psikiyatrik' bozukluk, yani ruh hastalığı teşhisinde bulunduklarını, yine Fransız Le Point dergisi yazıyor. Yani Fransızlar Sarkozy için 'Ruh hastası' diyorlar. Bunu şimdi saptıyorlar. Sevgili okuyucularım, Sarkozy seçildiği günlerde onun nasıl bir ruh hastası olduğunu, Fransa Cumhurbaşkanlığı makamına yakışmadığını çok yazdım. Onun ruh hastası olduğunu anlamak için araştırma yapmaya hiç gerek yoktu. Bizim anadan doğma düşmanımızın gözüne bakmak yeterliydi.
Adam resmen düşman
İşte böyleleriyle uğraşmak zordur. Çünkü adam hasta. Hem de ruh hastası. Bakın bize, utanıp sıkılmadan hakaret üstüne hakaret ediyor, sonra temsilcilerini özür ziyaretlerine gönderiyor. Fransız Milli Meclisi'nin en son aldığı karar tam bir düşmanlık ilanıdır. Bir anayasa değişikliğiyle, 'AB nüfusunun yüzde 5'inden fazla nüfusu bulunan ülkelerin tam üyeliğinin referanduma götürülmesi' koşulu getirildi. Bu tanıma uyan tek aday ülke var: Türkiye. Yani Türkiye'nin tam üyeliği Fransa'da referanduma götürülecek.
Avrupa'nın dansözü
Sarkozy'nin bu oyununa şiddetle karşı çıkan, ruh hastası olmayan akıllı milletvekilleri 'Bu durumda müzakere süreci sonunda kapıyı Türkiye'nin yüzüne çarpacağınızı ilan etmiş oluyorsunuz. 70 milyonluk bir ülkeye böyle muamele yapılamaz' diyerek uyardılar. Dinletemediler. Avrupa'nın dansözü, zorda kaldı mı 'Öyle demek istemedim' diye yılışan Sarkozy, bu yaptıklarının hesabını verecektir. Daha doğrusu, Türkiye Cumhuriyeti o ruh hastasından bu hesabı mutlaka soracaktır. Sormalıdır ve bu millet o günü sabırsızlıkla bekliyor.
Hiç mi gücümüz yok
1900'lü yıllardı Sütçü İmam'ın sıktığı ilk kurşunla Ermeni yandaşlarıyla birlikte ayakları popolarına vura vura Kahramanmaraş'tan kaçışlarının acısını mı çıkartmak istiyor bu ruh hastası adam. Bu adamın hakaretlerini, aşağılamalarını daha ne kadar sineye çekeceğiz? Dışişleri ne yapıyor? Hükümet, niye sus-pus? Bu ruh hastasını susturacak bir karar alamıyor muyuz? Fransa ekonomisine darbe vuracak hiç mi gücümüz yok? Fransız işadamlarını hiç mi harekete geçiremiyoruz? Fransa'ya bu bedeli ödetemezsek yazıklar olsun bize...
Enflasyon itirafı
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, yüksek enflasyon nedeni olarak yurt dışını gösterdi. Başarısız olduklarını belritti
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, fiyat istikrarının büyümenin olmazsa olmaz şartı olarak karşılarına çıktığını bildirerek, ''fiyat istikrarı olmadan büyüme olmuyor, iş ve aş temin edemiyoruz'' dedi. 'Para Politikaları' konulu konferansta konuşan Yılmaz, fiyat ayarlamalarının devam edeceğini belirtip, baz etkisi nedeniyle yaz döneminde enflasyonun artacağını söyledi. 'Enflasyona yenildik' diyen Yılmaz 2008 sonunda enflasyonda tek haneye dönmeyi umduklarını vurguladı.
BEKLENTİ BOZULDU
Yılmaz, devam eden arz şokları nedeniyle beklentilerin bozulduğunu, enflasyon hedeflerinin de belirgin olarak aşıldığını söyledi. Yılmaz enerji ve gıdada fiyat artışlarının kalıcı hale geldiğini belirtti. Konuşmasında fiyat istikrarı olmadan büyüme kaydedilemeyeceğini söyleyen Durmuş Yılmaz, Merkez Bankası olarak fiyat istikrarına yönelik kararlı politikalar sürdürdüklerini aktardı. Yılmaz, yüksek enflasyonun olduğu bir ekonomide ekonomik istikrarın olmadığını ve ekonomik istikrar olmadan da sürdürülebilir bir büyümenin olamayacağını kaydetti. Yılmaz faizlerin aşağıya çekilmesinin beklenmemesini söyledi. Merkez Bankası Başkanı, 'Böyle bir davranış, gerek enflasyon beklentilerini gerekse geleceğe yönelik risk algılamasını bozacağından, orta ve uzun vadeli faizlerin yükselmesine neden olacaktır' dedi.
IMF'DEN ELEŞTİRİ
Enflasyonun çift haneye çıkması ve hedeflerin revize edilmesi sonrasında Merkez Bankası'na bir eleştiri de IMF'den geldi. İstanbul'da düzenlenen İş ve Yatırım Zirvesi'nde konuşan IMF Türkiye Temsilcisi Hüseyin Samei, para politikasının gıda ve enerji şoklarına yeteri kadar yanıt veremediğini söyledi.
|
|
 |
|
|
|
|